22 Şubat 2011 Salı

yazanın ellerine sağlık!

ADAM

Herkesten uzunum. Az süt içip hiç basketbol oynamadığım halde. Babam orta boyludur mesela, annem ilkokul öğretmeni. Kime çektim ve niye “boya çektim” bilmiyorum.

Belki de insanlardan uzaklaşma yöntemi olarak uzamayı seçtim. Onlar küçüldükçe ben büyüdüm. Erişemeyecekleri, rahatsız edemeyecekleri bir yükseklikte yalnızlığı yeğledim. Ne bir fasulye sırığı bıraktım geride, ne mancınık, ne merdiven, ne düş. Böylece habis bir uzaklıkla bildi “kimse”ler beni.

Sevdiğimse.. Sevdiğim. Ruhunun nerelere dek uzandığını bazen kestiremediğim. O yüzden herkese erişebilecek uzunlukta, kâfi boyda, canı ne kadarını istiyorsa o kadar uzaklıkta. Ama işte, kendiliğinden iskeletime yanaşıyor. Benimle birlik olup eğilmemi sağlıyor. Sadece yanı başımda küçüğüm oluveriyor, çünkü hamurumuz aynı, ben onun uzunuyum. Ulaşamadığı raflardan ben sorumluyum.

Elini tutmak için dirseğimi bükmeme gerek kalmıyor, parmağımın ucunda, dokunsam orada. Koluyla kolum, kaldırımda bir eğri oluşturuyor. Yine de bana dönüp “Yukarıda hava nasıl?” demiyor. Ona dokunmak için uzun yoldan geldiğimin farkında, eğlenmiyor benimle, hep yanımdan yürüyor. “Bugün yağmur yağacak mı?” diye sorduğu zaman şaka etmediğini, bundan haberdar olacağıma gerçekten inandığını biliyorum. Bana erişmek için uzun yoldan geliyor.

Aslında bir alın yazısı olarak hep yerden yükseğim. Ama işte, bile isteye ona düşüyorum. Ay istiyorsa ay, güneş istiyorsa güneş, rüyadayız sanıp hiç uyanmamak diliyorum. Onu anlatıyorum, bir tek onu abartıyorum. Yalnız ona yanıp yalnız onunla sönüyorum.

Sonra bir bakıyorum, kadınım uzun uzadıya, ben olan tamamına ermiş, ismimle müsemma. Hiç tereddüt etmiyor, sendelemiyor, sükûnetle dinliyor. Acaba’larımızın ıslağında çektiğimiz zamanlarda bile hakikatle gülümsüyor. Susuyorum, boynumu ona büküyorum. Buluyor beni, boynumun hizasına uzanıyor, elini yanağıma koyup beni işaret ederek “Bu benim.” diyor. Diğer eliyle kendisini gösteriyor: “O sensin.”

Elleri rüya değil. Elleri benim ellerim.

İstiyorum,hepsi bu.


Yan flüt çalmak,
Kelime kökü öğrenmek istiyorum
Kendimizi değil okuyacağımız kitapları bitirmek istiyorum
Ne gitmek ne kalmak istiyorum ama istediğini hissetmek istiyorum
Izdırap değil kafaları çekmek istiyorum
Şömine başında herşeyin inadına,saatlerce muhabbet etmek istiyorum
Sensizliğinle huysuz olmaktansa senle uykusuz kalmak...
Hepsi bu, istiyorum.

çünkü "her gecenin sabahındaki güneşin ben olacağım!"